Mudanya Mutlu Son Masaj Hizmeti

Mudanya Mutlu Son

üniforma ve uzmanlık gerektiren görevleri ise kalkanı. Telefon çaldığında, ofisindeki masasının Mudanya Mutlu Son üzerinde bulunan saat 12:30’u gösteriyordu. O sırada Lisbeth Barli’nin parmağı hakkında yazılan raporu okuyordu. Telefonun ekranında ‘gizli saklı numara’ yazdığını görünce bir an kalbi daha hızlı atmaya başladı. Bu ondan başkası olamazdı. “Beate Lønn.” Arayan oydu. Sözleri arka arkaya geliyordu. “Parmak izleri için neden beni aramadın?” yanıt vermeden önce bir saniye nefesini tuttu.

“Harry sana ileteceğini söylemiş oldu.” “Teşekkür ederim. Bildiriı aldım. Bir dahaki sefere ilk beni ara. Anlaşıldı mı?” Beate yutkundu. Korkudan mı öfkeden mi olduğunu kestiremiyordu. “Olur.” “Ona bahsedip bana söylemediğin başka bir şey var mı?” “Yok. Postayla gönderilen parmağın tırnağındaki maddenin çözümleme neticeları hariç.” “Lisbeth Barli’nin parmağı mı? Ne çıkmış?” “Dışkı.” “Ne?” “İnsan pisliği.” “Sağ ol. Ne olduğunu biliyorum. Nereden geldiği hakkında bir fikrin var mı?” “Evet.”

Mudanya Mutlu Son

Düzeltiyorum. Kimden geldiği.” “Tam kararlı değilim fakat tahmin edebiliyorum.” “Zahmet eğer olmazsa… “ “Dışkıda kan da bulunmuş, muhtemelen hemoroit. Kan B grubu. Bu ülkenin sadece yüzde yedisi bu kan grubuna sahip. Wilhelm Barli de kayıtlı bir kan bağışçısı. Ve onun. .. “ “Evet. Bundan ne sonuca varıyorsun?” “Bilmiyorum, ” dedi Beate aceleyle. “Anüsün erojen bölge bulunduğunu biliyorsun fakat, değil mi Beate? Hem erkekte, hem hanımda. Yoksa unuttun mu?” Beate gözlerini sımsıkı kapattı.

Lütfen yine başlamasın. Yine olmasın. Uzun vakit önceydi, unutmaya ve sisteminden çıkarmaya başlamıştı bunu. Fakat işte onun sesi bir yılan derisi benzer biçimde düz ve sert tüm çıplaklığıyla karşısındaydı. “sıradan kızı oynamakta oldukca başarılısın, Beate. Bundan hoşlanıyorum. İstemezmiş şeklinde icra ettiğinda da çok hoşuma gitmişti.” Sen bir şey biliyorsun, ben bir şey biliyorum, başka kimse bilmiyor, diye düşündü Beate. “Halvorsen de benim benzer biçimde mi yapıyor?” “Telefonu kapatıyorum, ” dedi Beate. Kahkahası kulaklarında çınlıyordu. O an anlamıştı. Saklanacak bir yer yoktu. İnsanı her yerde bulabilirlerdi.Aynen o üç hanımı kendilerini en güvende hissettikleri yerde buldukları benzer biçimde. Bir kale falan yoktu. Kalkan da.