Mudanya Mutlu Son Hizmeti – Masör Ece

Mudanya Mutlu Son Hizmeti  – Masör Ece

Mudanya Mutlu Son bir ölçüye kadar doÄŸruydu fakat, Zaza’yı, tüm yerleÅŸmiÅŸ kuralların, geleneklerin ötesinde bir yoÄŸunlukta sevmiÅŸ olduÄŸim de doÄŸruydu. Ben, onun sandığı ÅŸeklinde biri deÄŸildim. Ne var ki, Zaza’nın kafasındaki imgeyi yıkacak, gerçek benliÄŸimi ortaya koyacak bir çözüm yolu da bulamıyordum. Bu yanlış anlaşılıp, yanlış deÄŸerlendirilme, beni umutsuzluÄŸa sürüklüyordu. Yanıt yazarken, pek fazla alınmamış ÅŸeklinde davrandım; fakat yaramazlık yaptığı için Zaza’ya takılmaktan da geri durmadım. Beni kırdığını anlamıştı. Kendisini bağışlamamı isteyen bir mektup yazdı. Bir anlık öfkenin kurbanı olduÄŸunu söylüyor, af diliyordu. Bu tutumu, biraz olsun yatıştırdı beni. Mudanya Mutlu Son kendisini nasıl yücelttiÄŸimin, yahut onun uÄŸruna gururumu aslae saydığımın farkında deÄŸildi. Cours Desir’deki bir kermeste, bir el yazısı uzmanı, ikimizin de yazılarını inceledi.

Zaza’nın yazısı, vaktinden önce olgunlaÅŸmış bir hassaslığı, kültürü, olgunluÄŸu ve sanatla alakalı verileri muÅŸtuluyordu. Benimki ise, çocuksuluktan öte hiçbir ÅŸeyi kanıtlamıyordu. Bu yargıyı kabullendim. Evet: Ben çalışkan bir öğrenciden, uslu bir kızdan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildim. Zaza, bu karara öylesine ÅŸiddetle karşı çıktı ki, onun bu abartmalı karşı koyusu bana refah, huzur getirdi. Gene ona gönderdiÄŸim bir baÅŸka analize de, yazdığı kısa mektupla karşı çıkıyordu. Bu analiz de eskisi kadar aleyhimeydi.

Kendimi şöyle anlatmıştım Zaza’ya: “çok çekingen, töre ve törelere uyma eÄŸiliminde; fakat temiz ve sıcak yürekli, arkadaÅŸlarının yanlışlarını görmezden gelmekte herkesten usta.” Her süre, bu denli açık seçik mevzuÅŸmazdık birbirimizle. Bu benim kabahatum muydu? Aslına bakılırsa, benim çekingenliÄŸimden tatlı tatlı dem vuran Zaza idi. Benimle daha özgür bir arkadaÅŸlık kurmayı mı istiyordu? Benim ona duyduÄŸum sevgi, nerdeyse tutku derecesindeydi.

Mudanya Mutlu Son

Mudanya Mutlu Son o bana karşı belirli bir uzaklığı devamlı korurdu. Kim bilir, tüm bunlara karşın, ilişkilerimizdeki bu aşın titizliğin sebebi bendim. Bu durumu çok sıkıcı buluyordum. Zaza, davranışlarında haşin ve alaycı olmakla beraber, duyarlı bir insandı. Bir gün oMudanya geldiğinde yüzü gözü ağlamaktan şişmiş, gözleri kan çanağına dönmüştü. Bir akşam önce uzak bir akrabanın ölüm haberi gelmiş, ona üzülmüş. Ona beslediğim büyük sevgiden, çok duygulanması gerekirdi.

Bunu sezmemiÅŸ olmasına da ihtimal veremiyordum. Benim herhangi bir ÅŸekilde açılma olanağım olmadığı için, bir ÅŸeyler yapmak, duygularımı bir yolla aktarmak gereÄŸini duydum. Bu kararım, çeÅŸitli tehlikeleri göze almak demekti. Annem olsa, bu tasarıma gülünç damgasını yapıştırıverir, düşündüklerimi saçma bulurdu. Ama duygularımı bir anlatıma ulaÅŸtırma ihtiyacı öylesine zorluydu ki, beni, bu itkinin götürdüğü yere gitmeyi bir kez olsun göze aldım. Planımı anneme açıkladım. O da beÄŸendi. Zaza’ya, doÄŸum gününde, kendi elimle dikeceÄŸim bir çanta armaÄŸan edecektim. Altın yaldızla dokunmuÅŸ, mavi, kırmızı ipekliler aldım. Bu, alabildiÄŸine bir lüks ÅŸeklinde geliyordu bana. EliÅŸi dergilerinden birinden çıkardığım patrona göre, kumaÅŸları biçtim ve özgüır bir iskeletin üzerine geçirdim, içini de satenle astarladım. Çantayı, güzelce paketledim. Zaza’nın doÄŸum günü eriÅŸince, onu vestiyerde bekleyip, mükafaatını verdim. AptallaÅŸmış bir biçimde baktı bana. Sonrasında kıpkırmızı kesildi. Yüzü allak bullak oluverdi. Bir an kıpırdamadan birbirimize bakıp kaldık. Duygularımızdan utanmış, sözcük daÄŸarcığımızda bu duruma uygun bir söz yahut bir hareket bulamadan öylece kaldık. Ertesi gün, annelerimizle birlikte giderken, yolda karşılaÅŸtık.