Mudanya Mutlu Son

Mudanya Mutlu Son

Turner’ın bedeni sıcaktı ve ısısının geceliÄŸinin içine akmış olduÄŸunı hissediyordu. Yakınlığından derisi ürpermeye ve nefesi sıklaÅŸmaya baÅŸlamıştı. Mudanya Mutlu Son Turner’ın kokusuydu. O olmalıydı. Ona ÅŸimdiye kadar hiç böylesine yakın olmamıştı, asla, o, ona özgü erkeksi kokuyu alabilecek kadar yakın olmamıştı. AhÅŸap ve brendi kokuyordu ve biraz da baÅŸka bir ÅŸey, tam olarak söyleyemediÄŸi, çıkartamadığı baÅŸka bir ÅŸey. Yalnız Turner’a ait baÅŸka bir ÅŸey. Miranda, onu ensesinden yakalayarak kendi başını onun göğsüne doÄŸru yaklaÅŸtırdı.

Sonrasında tam Miranda hayatın ancak bu kadar muhteÅŸem olabileceÄŸine inandığı an Turner onu bir merasim havası içerisinde kanepeye uzattı. Mudanya Mutlu Son“Bu da nesi?” diye sordu Miranda, toparlanıp oturmaya çalışırken. “Burada ne yapıyorsun?” “Burada sen ne yapıyorsun?” Turner onun karşısına, alçak bir masanın üzerine oturdu. “Önce ben sana sormuÅŸ oldum.” “Sanki iki çocuk gibiyiz, ” dedi Miranda bacaklarını altına toplayarak. BaÅŸka da bir cevap vermedi. Bu ÅŸekilde bir ÅŸey mevzusunda tartışmak aptalca göründü o an.

Mudanya Mutlu Son

“Uyuyamadım. Bir bardak İspanyol ÅŸarabı iyi gelir diye düşünmüştüm.” “Ne de olsa artık yirmi yaşına geldin, ” dedi Turner alaycı bir dille. Ama Miranda onun zokasını yutmadı ve ne olursa olsun der ÅŸeklinde başını hafifçe yana eÄŸdi. Turner bunun üzerine kıkırdadı. “Öyleyse, bırak da düşmene yardım edeyim.” AyaÄŸa kalktı ve yakındaki bir dolaba doÄŸru yürüdü. “fakat içeceksen, lütfen bunu doÄŸru dürüst yap. Senin ihtiyacın olan brendi, tercihen de Fransa’dan kaçak getirilen türden.” Turner, raftan ufak kadehleri alıp onları masanın üzerine koyarken Mudanya Mutlu Son Miranda onu seyrediyordu. Elleri çok düzgündü – eller güzel olabilir miydi? “Ben küçükken annem zaman zaman bana brendi verirdi. YaÄŸmura yakalandığımda, ” dedi Miranda.

“bir tek bir yudum, beni ısıtması için.” Turner döndü ve ona baktı, karanlıkta bile gözleri deliciydi. “Åžimdi üşüyor musun?” “Hayır. Niçin sordun?” “Titriyorsun da.” Miranda Turner’ın hain kollarına baktı. Titriyordu fakat soÄŸuk yüzünden deÄŸildi. Miranda kollarıyla kendi bedenini sardı. Turner’ın mevzuyu daha ileriye götürmemesini diliyordu.

Turner geldi ve brendiyi uzattı. Delikanlıın bedeni, adaleli ve erkeksi bir zarafet sergiliyordu. “Hepsini bir seferde bitirme.” Miranda ilk yudumunu almadan önce, küçümseyici ses tonuna karşılık ona son aÅŸama öfkeli bir bakış attı. “Niçin buradasın?” dedi Miranda. Turner, karşısına oturdu ve tembel bir hareketle bacak bacak üstüne attı. “Babamla bazı mülk mevzularını tartışmam gerekiyordu, bundan dolayı yemekten sonrasında beni beraber bir ÅŸeyler içmeye çaÄŸrı etti. Ben de buradan hiç ayrılmadım.” “Ve burada karanlıkta tümüyle tek başına oturuyorsun? “Karanlığı severim.”